Fellini’nin Roma’sı bu filmdeki başkasınınki değil. Yönetmenin yaşam öyküsünden taşıdığı esintilerle, kaotik ve rengarenk bir büyük şehri, Roma’yı anlatıyor.
Category: FİLM İNCELEMESİ
‘Tuhaf Günler’, gösterime girdiği zaman karışık tepkiler almış, hayran kitlesini daha sonraki zamanlarda bulmuş, bir anlamda ‘kült’ bir film.
Chuck Palahniuk’un romanından David Fincher yönetmenliğinde uyarlanan 1999 yapımı “Dövüş Kulübü” günümüz toplumlarında -ama özellikle de Amerikan toplumunda- post-modern zamanlarda ortalama insanın tüketime dayalı tekdüze yaşam içinde düştüğü boşluğu uçlarda resmeden bir filmdir.
‘Amatör’ün başkarakteri Filip, küçük bir kasabadaki fabrikada satın alma memuru olarak çalışan, eşi İrenka ile birlikte sade bir hayat yaşayan 30 yaşında genç bir adamdır. İlk çocuklarının doğumu üzerine, Filip kızlarına dair hatıra değeri taşıyacak görüntüler çekebileceğini düşünerek küçük bir kamera satın alır.
2008 yapımı “Bildiğinizi Biliyorum” (“I Know You Know”) Galli yönetmen Justin Kerrigan’ın, akli rahatsızlıklarla boğuşan bir babanın ve 11 yaşındaki oğlunun hikayesini anlatan filmidir.
Bu bol hainli, bol düşmanlı ve her yeri bıyıklı liderin dev posterleriyle bezeli ülkede, bir Dış Parti üyesi olan Smith, sıkı kurallar altında yaşar. Ama bir farklılık vardır Smith’de. Gözlerinde bir yabancılık.
Neden sıkıcı bu filmler? Neden bir depresif bu yönetmenler? Doktor değilim, depresif lafın gelişi, kitapta yazanı bilmem ben halk şairiyim. Ama hayattan bir parça gösteriyorum sana, depresyon diyorsun bana.
‘In The Mouth Of Madness’ diye bir filmi var John Carpenter’ın, onunla ilgili yazacaktım. Artık ‘Çılgınlığın Ötesi’nde mi ‘Deliliğin Ağzında’ mı ben bilmem. Olay Amerika’da geçiyor.
Film uçsuz bucaksız, çölvari ıssız düzlüklerde yol alan atlı bir adamın uzak çekim planlarıyla başlar. Western filmlerinde görmeye alışık olduğumuz bir sinematografi vardır.