Şimdi önümde uçsuz bucaksız uzanan bozkıra bakıyorum. Alabildiğine bozkır. Uzakta birkaç ufak tefek ağaç gölgesi…
SİNEMAD Posts
Üçüncü uzun metrajlı filmi “Leyla’nın Kardeşleri” ile 2022’de Cannes Film Festivali’nden FIPRESCI ödülüyle evine dönen Rustayi’yi İran’ın İslami rejimi pek de hoş karşılamadı.
Bergman, “Bakire Kaynak”ı hiçbir zaman büyük başarıları arasında görmedi. Otobiyografik kitaplarında bu filmden pek bahsetmedi.…
“Contratiempo”(2016), isminin de çağrıştırdığı gibi amiyane tabirle kontralarla dolu bir film. Yönetmen Oriol Paulo belli…
41. İstanbul Film Festivali’nde çeşit çeşit rüya gördüm. Kimi kısa kimi uzun. Kimi uçuk kimi gerçek.
72. Berlinale’ye ben de açılış filmi olan “Peter Von Kant” ile başladım. Görkemli Friedrichstadt Palast salonunda izlediğim bu film, Fransız yönetmen François Ozon’un Alman sinemasının asi dehası Rainer Werner Fassbinder’in filminden serbest bir uyarlamasıydı.
“Arkadaşımın Evi Nerede?” (1987) İranlı yönetmen Abbas Kiyarüstemi’nin “Çocukların ve Genç Yetişkinlerin Entellektüel Gelişimi Kurumu”nda çalışırken çocuklar için çektiği filmidir.
Bütün bu alışıldık sıradanlığının tam da zıttı gibi duran Uğur’a aşık olmak, Uğur’un peşinden gitmek, tekdüze hayatının içinden de bir çıkış, bir isyandır aynı zamanda.
Kendisi de hayalci ve deli dolu karakteriyle “sinemanın Don Kişot’u” sayılabilecek yönetmen Terry Gilliam, işte böyle bir roman kahramanının hikayesini beyaz perdeye uyarlamayı uzun yıllar içinde bir saplantı haline getirmişti.
Forman’ın ilk filmlerinde gençler, bir propaganda töreninde olacağı gibi kusursuz koreografiler içerisinde yürüyüş yapıp halkın dirayetini ve gücünü temsil etmek veya “iyi huylu” bir filmde olabileceği gibi halkın yüce gönüllü değerlerini yansıtmak yerine dans partilerinde sakarca eğlenmeye ve flört etmeye çalışırlar.